HERKES AKILLI, SADECE MAZHAR OSMAN DELİ

HERKES AKILLI, SADECE MAZHAR OSMAN DELİ
Böyle bir paradokstan sonra akıl nedir, neden herkes kendi aklını beğenir sorusu ister istemez insanın kafasında şekilleniyor?
Montaigne der ki: ''Allah'ın insanlara verdiği nimetlerden paylarına düşenden şikayet etmedikleri tek şey akıllarıdır.''
Biz Allah'ın verdiği akıldan şikayet etmesek bile, Montaigne'nin bu sözünü karşı Anadolu'da derler ki, ''Allah akıl dağıtırken sen neredeydin.''
Bu iki veciz sözden de anlaşılacağı gibi herkes bazı uzuvlarından veya duyu ve/vaya duygularından bazılarını beğenmez, eleştirir ve eleştirdiği, beğenmediği yerlerini (mesela kilosunu, boyunu, yüzünü, burnunu, vs) açıkça söyler ve mümkünse düzeltme yollarına gider.
Ama hiç aklını beğenmeyen olmaz.
Ayrıca işin kötü yöne kendi aklımızı çok beğenirken (aklımı seveyim...) başkasının aklını da beğenmeyiz. Başkasının da en az bizim kadar akıllı olabileceğini kabul etmeyiz. Akıl konuda takdir notumuz çok kıt.
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi kurucusu ve ilk başhekimi olan Mazhar Osman deli-dahi çizgisine bıçak sırtı bir doktordur. 1950'lerin sonuna doğru (Menderesin ben kendime sabık başbakan dedirtmem dediği yıllar) Menderes'le yolu kesişir. Adnan Menderes'in pek de hoşlanmadığı Mashar Osman'a konuşmanın sonuna doğru ''Siz delisiniz'' der. Mashar Osman dahice cevap verir ''Sizin bana deli demenizin bir anlamı yok! ben size deli dersem iyi olamaz.'' diye karşılık verir.
Yine Mashar Osman'a ait olduğu bilinen bir söz daha, ''deliler başına beyaz külah geçirse dünya pamuk tarlasına döner.''
O zaman ilk cümlemizi tersine çevirelim, burada da bir paradoks var. Herkes deli sadece Mashar Osman akıllı.
Gerçekten deliler başına beyaz külah giyse dünya pamuk tarlasına döner mi sözü de bir bakış açısıdır. Belki de Mazhar Osman akıl standartlarına uymayan bir deliydi. Neden Çünkü, insanlar akıl anlayışları orta seviyeler. Galiba mesele burada ama bu orta seviye akıllı insan tespiti nasıl yapılacak.
Kendi aklımızın başkası tarafından eleştirilmesine hiçbir zaman tahammül edemeyiz. Ama kendimiz: Devletin en üst noktasından yanıbaşımızda ki sade vatandaşa kadar akıl konusunda eleştiririz. Fiziki görünüş ile eleştirmeyi günah sayarız ama akıl konusunda çok acımasız davranırız. En çok kullandığımız ''bırak şu geri zekalıyı'' veya '' Haa, o mu salağın teki.'' Bu kadar sert cümlelerde eleştirdiğiniz insanlar konusunda size karşı onların ne düşündüklerini hiç merak ettiniz mi?
 O zaman tekrar sormakta bir beis yok. Herkes neden akıl konusunda kısmetine düşenden hiç şikayet etmez.
Galiba şikayet edecek kadar aklımız yok da ondan olabilir mi?
Bizde aklın ne kadar olduğunu bilmiyoruz ama başkasında ne olduğunu biliyoruz kibri mutlu eder bizi...
Varlığımızın hatta ve hatta Allah'ı kabulümüzün tek rehberidir akıl. Tek pusulamız olan aklımızdan da şüpheye düşersek...
Onun için en iyisi olanla yetinmek...
Akıl konusunda bazı açıklamalar da, ''Akıl düşünme yeteneğidir'' diyor. İşte Allah'ın herkese nasip etmediği bu olsa gerek... Galiba burada makas biraz açılıyor. Akıl var ama kim nasıl kullanıyor...
Bir başka açıklama ''Akıl insanları diğer canlılardan en önemli özelliktir'' diyor. Neden peki? Diğer canlılar akıl için insanlara mı geliyor? Aslan avını yakalarken, insana mı soruyor, hangisini yakalayayım, sizce hangisi uygun olur diye? vs. vs...
Sanki diğer canlıların hepsi aptalmış gibi...
Aslında aklın, sahibine getirdiği düşünme yeteneğinin yanında birde güven duygusu var. Diğer duygulardan farklı. İlk önce aklımıza güveniriz, sonra da ... ''iyi ya da kötü o akıl bana ait beni yarı yolda bırakmadı'' deriz. Esas meselede burada.''
Önce akıl sağlığımız yerine olsun, sağlıklı günler dilerim...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

OSMANLIDA ŞERİAT VE FATİH SULTAN MEHMET'İN ''ATAM -DEDEM YASALARI''

KAPADOKYA'DA ÜÇ GÜZELLERİN GERÇEK HİKAYESİ

KİBELE KİM? ANA TANRIÇA KİBELE'NİN GERÇEK KİMLİĞİ NEDİR ?