ORYANTALİST SİYASET VE GÜNÜMÜZÜN GERÇEĞİ

ORYANTALİST SİYASET VE GÜNÜMÜZÜN GERÇEĞİ
Oryantal veya oryantalist her ne kadar dilimize dansöz (dans eden kadın) olarak yerleşmişse de kelime karşılığı ''doğubilim'' olarak açıklanır. Biraz tuhaf bir açıklama. Bilimin oryantalizmi olur mu diyesi geliyor insanın. Ama şark zihniyetine batı kafasıyla bakarsan oluyor demek ki.
Oryantalizme ''doğubilim'' diyenler batılılar. Bu açıklamada doğuya karşı topyekün bir bakış açısı var.
Halbuki oryantalizm bir yaşam biçimidir.
Batılılar ''doğubilim'' açıklamsını biraz daha ileri götürerek, ''oryantalizm, yakın, ortadoğu ve uzakdoğu toplum ve kültürlerinin, dilleri ve halklarının incelendiği batı kökenli ve batı merkezli araştırma alanlarının tümüne verilen ad'' olarak açıklanır. Yakın doğu içinde Türkiye var.
Aslında burada açıklanması gereken önemli bir nokta; Batılılar Türkiye dahil doğuya bakarken, ülkeler yada milletler ayırımı yapmıyor, müslüman olan ülkelerin hepsini birden aynı sepete koyarak oryantalist ''doğubilim'' adı altında açıklıyor.
Oryantalizm daha önce söylediğimiz gibi bir yaşam biçimidir. Müzik gibidir. Kimi gitar sever, kimi piyano, kimi saksafon, kimi de tam tam sesi....
Oryantalizm, sanatta, giyimde-kuşamda, renklerde, mimaride, minyatürde, ışıklandırmada, yani görsel her şeyde olabilir... Olmasıda iyi... Çünkü bu bir tercih hakkıdır.
Oryantalist yaşam tarzı özellikle Türkiye'nin doğusunda kalan ülkelerde o kadar çok bariz görülür ki, otomobillerinden, evlerinin boyama şekillerine, dekoratif eşyalarından giyimlerine kadar oryantal zevkleri her alana yayılır.
Batılılar açısından, İtalyan modacı versace oryantal renklerle desen yaparsa moda, veya ressam Salvador Dali oryantal resim yaparsa dı sanat olur ama doğulu yaparsa oryantalist olur.
Renkler ve zevkler tartışılmaz diyerek buraya kadar yazdıklarımızı oryantal yaşam biçimi olarak kabul ediyor şekilde oryantalizm konusunu burada kapatıyoruz.
Oryantalizmde esas mesele kafada ve fikirde olmasıdır.
Mesela Ülkemizde öyle bir siyasi kadro var ki, Allah muhafaza, düşman başına, (keşke hepsi kabinelerin yoğun olduğu bir Afrika ülkesine gitse de, memleket kurtulsa.) İşte oryantalizmin en tehlikeli noktası burasıdır.
Bu kadar oryantal fikirleri bu kadar oryantal sözlerle nasıl açıklarlar dehşete düşmemek elde değil. Ortantalizmde bilinmesi gereken  konular ve kişiler olarak olarak her birinin  incelenmesi gereken klinik vakalardır. 
Bunların hitap ettiği veya taban bulduğu kitle de kendilerine uygun.
Hiçbir konuda fikirleri olmadığı halde günlük hatta ve hatta saatlik dönek sözlerle siyaset yapmak herhalde yukarıda belirtiğim gibi, orta doğu halklarına ait.
Fikirlerini bilmediği ama bir şekilde karizmatik gördüğümüz ve etkilendiğimiz kısa vadede menfaatlerimizle de belki örtüşen partileri desteklemek; bir fayda sağlamayacağını anladığımız zaman hemen bir başkasının kayığına geçmeyi marifet bilir ve yaptığımız bu eyleme de sözüm ona güya ''siyaset'' diyoruz. Çünkü bize siyaseti böyle öğrettiler. Buna alında ''hacıyatmaz şark kurnazlığı'' demek daha doğru bir tanımlama olacaktır. Üstelik bu hacıyatmaz siyaseti grup markajı  hatta marifetmiş gibi adam adama markajla önemli hale getiririz.
Bizdeki siyaset geleneği bu mihval üzerine kurulduğundan üretim ve hizmet hep ikinci planda kaldı. Her ne olursa olsun mensubiyet duygusu daha ağır bastı.
Mensubu olduğumuz partinin tüzüğünü bilmesek de, liderin konuşma şekli, tavrı, kabadayı duruşu ya da partinin amplemi veya kasabadaki parti temsilcisi de etkiler bizi.
Bu kolay mensubiyet duygusu, kolay tarafından terk etme eğilimini de yanında getirir.
Bugünkü, dünkü veya daha önceki siyasi liderlere baktığımızda birbirlerinden ve genel olarak bizden de farkları olmadığını görürüz.
Çünkü, onlar bizim içimizden çıkan özetimizdir.
Bu partiden bize ekmek çıkmaz hadi öbür partiye gidelim mantığı oryantalizmin sonucudur.
Bukelemun gibi her yerde ve her şatta var oluyorlar, oy isteyecekleri seçmene göre şekillenirler. vantuzları da o kadar güçlü ki, yapıştıkları koltuğu da bir daha bırakmıyor. papalık makamı sanki, ancak ölürlerse yerlerine başkası geçebiliyor.
Bunlar baş oryantalist olduğundan, kabul gördüğü taban da bunlara uyuyor. Benzemekten ve ayak uydurmaktan başka seçenekleri yok gibi...
Bize,  yani Türkiye'ye oryantalizm orta doğudan gelmiş, Farslılardan ve Araplardan. 1000'li yıllardan önce Türklerde oryantalizm yok.
Göktürler'in veziri Tonyukuk ile Büyük Selçuklu Devleti veziri Nizamülmülk karşılaştırıldığında oryantalizmin bizde nasıl başladığını görebiliriz. Adam gammazlamak, ispiyonculuk, hükümdarın arkasından dolap çevirmek Nizamülmülk ile girmiş Türk siyasetine.
Alp Arslanın, bir iftira sonucu öldürülen veziri Kunduri'nin, Nizamülmülk'e söylediği meşhur sözü ''Sen Türklere hile ve iftira ile vezirlerini öldürmeyi öğrettin.'' sözü sanki o günden bu yana Tüklerin yakasına yapışmış.
Oryantalizmden uzak, ağzından çıkanı kulakları duyan ve organlarının yer değiştirmediği liderler görmek dileğiyle...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

OSMANLIDA ŞERİAT VE FATİH SULTAN MEHMET'İN ''ATAM -DEDEM YASALARI''

KAPADOKYA'DA ÜÇ GÜZELLERİN GERÇEK HİKAYESİ

KİBELE KİM? ANA TANRIÇA KİBELE'NİN GERÇEK KİMLİĞİ NEDİR ?